Dervisin gormeyen gozleri


DERVİŞİN GÖRMEYEN GÖZLERİ

Adamın biri, gözleri görmeyen bir dervişin evine misafir olmuştu. Evde, rahlenin üzerinde bir Kur’an olduğunu gördü ve hayret etti. Çünkü, derviş yalnız yaşıyordu, âmâ idi ve evde kendisinden başka kimse bulunmuyordu.
Üzerinde durmadı ve sebebini de sormadı. Fakat merak etmedi de değil. Gece yarısı olduğu zaman Kur’an sesiyle uyandı. Baktı ki, âmâ olduğu için gözleri görmeyen ev sahibi rahlenin başına geçmiş Kur’an okuyor. Öyle ki, okuduğu yerleri parmağıyla da takip ediyordu. Dayanamayarak sordu:
– Sen, gözleri görmeyen bir adamsın. Nasıl oluyor da Kur’an’a bakarak okuyabiliyorsun? Üstelik parmağınla da takip ediyorsun.
Derviş cevap verdi:
– Allah isterse her şey olur. Ben Kur’an okumayı çok seviyorum. Fakat gözlerim görmüyor. Allah’a dua ettim. “Ya Rabbi, Kur’an okurken benim gözlerimi aç ki Kur’anı elime alıp okuyabileyim” dedim. Allah benim bu duamı kabul buyurdu. Ne zaman okumak için Kur’an’ın başına oturursam gözlerim açılır ve ben Kur’an’a bakarak okurum.

YENİ HAYATIN SİMGESİ

YENİ HAYATIN SİMGESİ

Jeremy özürlü bir çocuk olarak doğmuştu. Spastik olmasının yanı sıra, bazı bedensel özürleri vardı. On iki yaşında, hâlâ ilkokul ikinci sınıfa gidiyordu Jeremy; belli ki, öğrenme yeteneği yoktu. Öğretmeni Doris Miller onun yüzünden oldukça sıkıntı çekiyordu. Oturduğu sırada sallanıyor, ağzından salyalar akıtıyor ve garipsesler çıkarıyordu. Bazen de ortada hiçbir sorun yokmuş gibi, çok açık ve net bir şekilde konuşuyordu. Yine de öğretmenini çoğunlukla rahatsız ediyordu.

Günün birinde öğretmen Doris, Jeremy nin ailesini aradı ve onları okula davet etti. Forrester ailesi, görüşme için boş sınıfa girdiklerinde, Bayan Miller:

“Jeremy nin yeri burası değil; engelli çocuklara eğitim veren özel bir okula göndermeniz gerekiyor. Burada kendisinden yaşça küçük ve öğrenme sorunu olmayan çocuklarla okuması kendisi için iyi değil. Diğer çocuklarla arasında tam beş yaş var,” dedi.

Bu sözler üzerine Jeremy nin annesi ağlamaya başladığından, aile adına bir açıklama yapma yükümlülüğü babasına düşmüştü:
Bayan Miller, bu yakınlarda özürlüler için özel okul yok. Jeremy’yi okuldan almak ise, onun için çok kötü bir şok olur. 0, burayı gerçekten çok seviyor.”
Jeremy’nin annesi ve babası sınıftan ayrıldıktan sonra, öğretmen Doris dışarıda yağan karı seyrederek uzun süre oracıkta oturdu. Karın soğuğu adeta ruhuna da işlemişti. Forrester ailesine acıyordu. Ne de olsa, tek çocukları amansız bir hastalığa yakalanmıştı. Ancak, Jeremy’i sınıfta tutmak da doğru değildi. Öğrenim görmesi gereken on sekiz çocuk daha vardı ve Jeremy onlara engel oluyordu. Dahası, konuşmayı ve yazmayı asla öğrenemeyecekti. Niye boşuna daha fazla zaman harcasın ki? İçinde bulunduğu durumu değerlendirirken bir anda içini bir suçluluk duygusu kapladı. ‘O zavallı ailenin sorunları yanında benimkiler hiç sayılır; ama ben hâlâ şikâyet ediyorum,’ diye düşündü ve kendisine daha fazla sabır vermesi için Tanrı’ya dua etti.
O günden sonra da, Jeremy’in donuk bakışlarını ve çıkardığı sesleri görmezlikten gelmek için epey çaba sarf etti.
Derken, bir gün Jeremy’nin topallayarak ve sakat ayağını sürüyerek öğretmeninin masasına kadar gelip:
“Sizi seviyorum Bayan Miller,” diye tüm sınıfın duyabileceği şekilde bağırdığını gördü.
Bu söze diğer öğrenciler gülüştüler. Öğretmen Doris’in yüzü kıpkırmızı olmuştu:
“Bu çok hoş Jeremy!” dedi. “Ama şimdi sırana otur istersen,  tamam mı?
Günler öylece gelip geçti ve bahar geldi. Hz. İsa’nın göğe yükselişinin kutlandığı bahar bayramına bir hafta kamıştı ki Doris onlara Hz. İsa hakkında bir öykü anlattı ve her öğrenciye birer plastik yumurta dağıtarak, yeni hayatı vurgulamak üzere ödevi verdi:
“Şimdi bunu eve götürmenizi ve yarın içine yeni hayatı simgeleyen bir şey koymuş olarak geri getirmenizi istiyorum, anlaşıldı mı?”
Çocuklar:
“Evet Bayan Miller,” diye bağırdılar.
Jeremy hariç.
Jeremy kulak kesilmiş, gözlerini bir an bile ondan ayırmadan öğretmenini dinliyordu. Bayan Millerin, Hz. İsa ve yeni hayat hakkında söylediklerini anlamamış mıydı? Ya verdiği ödevi? Herhalde, Jeremy’nin ailesini arayıp, ödevi onlara anlatsa daha iyi olacaktı.
O akşam, Doris’in mutfak lavabosu tıkandı. Ev sahibini çağırdı ve bir saat boyunca onun tıkalı lavaboyu açmasını bekledi. Marketten yapacağı alışveriş bu yüzden gecikmişti. Döndüğünde ise, ütülenecek bir elbise ve ertesi güne hazırlanacak test bekliyordu kendisini. Bu telaş içinde, Jeremy nin ailesine telefon etmeyi unuttu.
Ertesi gün, Bayan Millerin sınıfındaki on dokuz öğrenci de okula gelmişti. Aralarında konuşup gülerek, getirdikleri yumurtaları öğretmenin masasına bıraktılar. Matematik dersi bittikten sonra, yumurtaları açma zamanı gelmişti. Birinci yumurtadan bir çiçek çıktı, öğretmen Doris:
“Ooo, evet; bir çiçek gerçekten de yeni hayatın simgesidir,” dedi. “Bitkiler topraktan çıktıktan sonra yeni bir hayat görürüz.”
Bu sözler üzerine, birinci sıradaki ufak kız ayağa fırladı:
“O benim yumurtam, öğretmenim.”
Bir sonraki yumurtada gerçek gibi görünen plastik bir kelebek vardı. Bayan Miller, öğrencilerine onu göstererek:
“Hepimiz biliyoruz ki, bir tırtıl değişir ve güzel bir kelebek olur. Doğrusu, bu da yeni hayat için güzel bir örnek,” dedi.
Küçük Judy gururla gülümsedi ve:
“O benim yumurtamdı öğretmenim,” diye seslendi.
Bir sonraki yumurtada öğretmen Doris üzeri yosunlu bir kaya parçası buldu. Çocuklara yosunun da yeni hayatın bir simgesi olduğunu açıkladı.
Sınıfın tek gözlüklüsü Billy arka sıralardan bağırdı:
“Bu benim öğretmenim. Babam bana yardım etti.”
Sonra Doris dördüncü yumurtayı açtı. Bir an duraksadı. Yumurta boştu. Bu kesinlikle Jeremy’nin yumurtası olmalıydı; demek ki, ödevini anlayamamıştı. Keşke ailesini aramayı unutmasaydı! Jeremy’yi utandırmak istemediği için, sessizce yumurtayı kenara koyup, başka bir yumurtayı eline aldı.
Jeremy bunu fark etmişti:
“Bayan Miller, benim yumurtam hakkında konuşmayacak mısınız?
Öğretmen Doris, şaşırmış bir şekilde:
“Ama Jeremy,” dedi, “senin yumurtanın içi boş.”
Jeremy, bir gün önce Hıristiyan anlayışınca anlattığı Hz. İsa’nın göğe yükselişi hadisesini hatırlatarak, öğretmenine usulca:
“Evet,” dedi, “ama İsa’nın mezarı da boştu.”
“Peki, mezar niye boş, biliyor musun?” diye sordu Jeremy ye. Cevap kısaydı:
“Dediniz ya, İsa öldürüldü ve mezara kondu, Allah da onu oradan aldı.”
Az sonra teneffüs zili çaldı. Çocuklar hızla bahçeye koşuşurken, öğretmen Doris ağlıyordu. Bu sakat çocuğa karşı içinde hissettiği soğukluk tamamen erimişti.
Jeremy üç ay sonra öldü. Cenazesine gelenler ise, tabutun üstünde duran on dokuz plastik yumurtaya ilk anda bir anlam veremediler.
On dokuz yumurtanın da içi boştu.

SENİ SEVİYORUM DEMEK



YAŞANMIŞ GÜZEL BİR HİKAYE “SENİ SEVİYORUM DEMEK”



İşimin yoğunluğu, eşim ve üç çocuğumun beklentileri sebebiyle annemi görme fırsatım pek olamıyordu. O akşam annemi yemeğe ve ardından sinemaya davet ettim. Endişelendi ve hemen “İyi misin, her şey yolunda mı” diye sordu. Annem de geç saatte gelen bir telefonun veya sürpriz bir davetin mutlaka kötü bir anlamı olacağından şüphelenen tipte kadınlardandı.

– “Seninle beraber ikimizin biraz zaman geçirmemizin güzel olacağını düşündüm” diye yanıtladım.
– “Sadece ikimiz mi?” Biraz düşündü ve “Çok isterim” diye cevap verdi.


Abdulkadir Geylani Hazretleri

abdulkadir geylani hazretleri sözleri, abdulkadir geylani hz

  • İnsan Allah’a kalıbıyla değil, kalbiyle ibadet eder.
    -Abdulkadir Geylani

    Akıllı kişi, işlerin başlangıcına değil, sonucuna bakar.
    -Abdulkadir Geylani

    Bilgi hayat, bilgisizlik ölümdür.
    -Abdulkadir Geylani

    Dünya hikmettir, ahiret ise kudret. Hikmet alet ve sebeplere ihtiyaç duyar, kudret ise duymaz.
    -Abdulkadir Geylani

    Ahireti isteyene dünyada zühd gerekir; Allah’ı isteyene ise ahirette zühd gerekir.
    -Abdulkadir Geylani

    Amelinin karşılığında ödüllendirilmeyi bekleyen, muhlis değildir.
    -Abdulkadir Geylani

    Ademoğlunun başına gelen her türlü belâ, Rabbinden şikayet etmesi yüzündendir.
    -Abdulkadir Geylani

    Ârif hem dünyada, hem de ahirette yabancıdır.
    -Abdulkadir Geylani

    Ârif, Allah’a her an bir öncekine göre daha yakındır.
    -Abdulkadir Geylani

    Dünya nefslerin, ahiret kalplerin, Allah ise sırların sevgilisidir.
    -Abdulkadir Geylani

    Ey Rabbim! Bütün şükretme acizliğimle sana şükretmek istiyorum.
    -Abdulkadir Geylani

    Ey Rabbim! bütün affını isteme acizliğimle senden affını diliyorum.
    -Abdulkadir Geylani

    Kulun kalbi Rabbine erince Rabbi onu kimseye muhtaç etmez.
    -Abdulkadir Geylani

    Kur’an’ın iki yönü vardır: O’nun elinde olan yönü, bizim elimizde olan yönü.
    -Abdulkadir Geylani

    Kazayı engelleyen dua, yine kazayı önlemesi mukadder olan duadır.
    -Abdulkadir Geylani

    Sabır, hayrın temelidir.
    -Abdulkadir Geylani

    Resulullah hariç her mahluk perdedir; Resulullah ise kapıdır.
    -Abdulkadir Geylani

    Kur’an’dan, hakkında tartışarak değil, içindekilerle amel ederek faydalanın.
    -Abdulkadir Geylani

    Kalp sırra, sır da Hakk’a itimat ederek sükûn bulur.
    -Abdulkadir Geylani

    Marifet ve ilim, öz ile kabuğu birbirinden ayırır.
    -Abdulkadir Geylani

    Bir şeyi hatırlamak Allah’ı unutturuyorsa, o şey o kişi için uğursuzdur.
    -Abdulkadir Geylani

    Belâlar kula Cenab-ı Hakk’ın kapısını çalmayı öğretir.
    -Abdulkadir Geylani

    Bu ilim tasavvuf ilmi, kitap sayfalarından değil, Allah erlerinin ağzından alınır.
    -Abdulkadir Geylani

    Sûfîler ahirete göre akıllı, dünyaya göre delidirler.
    -Abdulkadir Geylani

    Sevenle sevmeyen rıza halinde değil, hoşnutsuzluk halinde belli olur.
    -Abdulkadir Geylani

    Veliliğin şartı gizlenmek, nebiliğin şartı açıklamaktır.
    -Abdulkadir Geylani

    Bütün insanlar seni kendi menfaati için ister, Allah ise seni senin menfaatin için ister.
    -Abdulkadir Geylani

    Sûfîlerin yolculukları Hakk’a kurbiyet ülkesinde son bulur.
    -Abdulkadir Geylani

    Sûfîlerin geceleri gece, gündüzleri de gündüz değildir.
    -Abdulkadir Geylani

    Sûfîlerden biri demiş ki: Fâsığın yüzüne ancak ârif kullar güler.
    -Abdulkadir Geylani

    Sıddik gözünün, güneş ve ayın değil, Allah’ın nuruyla bakar.
    -Abdulkadir Geylani

    Sâlihlerin kalpleri faydayı da zararı da Rablerinden bilir.
    -Abdulkadir Geylani

    Kendine bir ağırlık veren kimsenin hiçbir ağırlığı yoktur.
    -Abdulkadir Geylani

    Dünya herkesi boğacak kadar engin bir denizdir.
    -Abdulkadir Geylani

    Bâtın bilgisi, seninle Rabbin arasındaki ışıktır.
    -Abdulkadir Geylani

    Bidâyet sıkıntıdır, nihâyet ise sükûn.
    -Abdulkadir Geylani

    Bidâyetin zorluklarına sabrederseniz nihayetin rahatı size ulaşır.
    -Abdulkadir Geylani

    Allah’ın takdirini O’nun aleyhine delil yapmayın; çalışın, çabalayın.
    -Abdulkadir Geylani

    Allah’ı tanıyan O’nu sever. O’nu seven O’na uyar.
    -Abdulkadir Geylani

    Akıllı kimse ölümü düşünen ve kaderin getirdiğine razı olandır.
    -Abdulkadir Geylani

    Allah’a ancak, O’ndan başka herşeyi terkeden kimseler yaklaşabilir.
    -Abdulkadir Geylani

    Allah’tan başka herşey puttur.
    -Abdulkadir Geylani

    Allah’ı bilen kimsenin O’na karşı iradesi kalmaz.
    -Abdulkadir Geylani

    Allah’ın muhabbetinde samimi olan, ne ayıp işitir, ne de kulağına ayıp gider.
    -Abdulkadir Geylani

    Eğer O’nu bilseydiniz başkasını inkar eder, sonra da O’nun gayrısını O’nun vasıtasıyla bilirdiniz.
    -Abdulkadir Geylani

    Mürid tevbesinin gölgesinde, murâd ise Rabbinin inayetinin gölgesinde kâimdir.
    -Abdulkadir Geylani

    Müminin adeti önce düşünüp sonra konuşmaktır. Münafık ise önce konuşur, sonra düşünür.
    -Abdulkadir Geylani

    Kabirleri ziyaret ediniz. Salih kimseleri de ziyaret ediniz. Hayırlı işler yapınız. Böyle yaparsanız, her şeyiniz düzelir.
    -Abdulkadir Geylani

    Herşeyde O’nun isimlerinden bir isim mevcuttur, herşeyin ismi O’nun ismindendir.
    -Abdulkadir Geylani

    Geçim yollarının yaratıcısını unutup geçim yollarına takılıp kalan, bakiyi unutup fani ile sevinen kimse ne kadar da cahildir!
    -Abdulkadir Geylani

    Günahların kötü bir kokusu vardır. Allah’ın nuru ile bakanlar bunu anlar, fakat halktan gizler, onları rezil etmezler.
    -Abdulkadir Geylani

    Derdi de yaratan O’dur, devayı da. O kendisini öğretmek için belâya mübtela kılar. Böylece hem belâ verebileceğini, hem de bunu kaldırabileceğini gösterir.
    -Abdulkadir Geylani

    Dünya bir topluluğa, ahiret bir topluluğa, Hak (c.c.) da bir topluluğa aittir.
    -Abdulkadir Geylani

    Allah Teâlâ rızıkların taksimini bitirmiştir. Rızıkta zerre miktarı artma ve eksilme olmayacaktır.
    -Abdulkadir Geylani

    Yolculuk, kalbin yolculuğudur. Vuslat, sırların vuslatıdır.
    -Abdulkadir Geylani

    Zâhir fıkhını öğren, sonra bâtın fıkhına yönel.
    -Abdulkadir Geylani

    Zâhir ilimleri görünen kısmın ışığıdır. Bâtın ilimleri ise görünmeyen kısmın.
    -Abdulkadir Geylani

    Şükrün esası, nimetin sahibini bilmek, bunu kalb ile itiraf etmek ve dille söylemektir.
    -Abdulkadir Geylani

    Şöyle denilmiştir: “Şeriatın şahitlik etmediği her hakikat zındıklıktır.
    -Abdulkadir Geylani

    Sağlam bir kalp tevhid, tevekkül, yakîn, tevfik, ilim, iman ve kurbiyet ile dolar.
    -Abdulkadir Geylani

    Mümin dünyada, zâhid ahirette gariptir. Ârif ise Allah’ın dışındaki her yerde gariptir.
    -Abdulkadir Geylani

    Kalp sâlih olunca dâimî zikir elde edilir ve kalbin her tarafına Hakk’ın zikri yazılır. Böyle bir kalbin sahibinin gözleri uyuyabilir ama kalbi Rabbini zikreder.
    -Abdulkadir Geylani

    Kaderin gelmesinden rahatsız olma, onu kimse döndüremez ve kimse engel olamaz. Takdir olunan şey mutlaka gerçekleşir.
    -Abdulkadir Geylani

    Kötü arkadaşları terk et. Onlara sevgi duyma, salihleri sev. Yakının bile olsa, kötü arkadaştan uzak dur. Uzak bile olsa, iyi arkadaşlarla beraber ol. Kimi seversen, seninle onun arasında bir yakınlık hâsıl olur. Bu bakımdan, sevgi beslediğin kimsenin kim olduğuna iyi bak.
    -Abdulkadir Geylani

    Hayatta olduğunuz müddetçe, ömrü fırsat biliniz. Bir müddet sonra hayat kapısı kapanacak, bu dünyadan ayrılacaksınız. Gücünüz yettiği müddetçe hayırlı işler yapmayı ganimet biliniz. Tevbe kapısı açıkken ve elinizde bu imkân varken bunu fırsat biliniz. Tevbe ediniz. Dua etmeye imkanınız varken, dua ediniz. Salih kimselerle beraber olmayı fırsat biliniz.
    -Abdulkadir Geylani

    Ey zavallı! Sana fayda vermeyen şeyler hakkında konuşmayı bırak. Dünya ve ahirette sana fayda verecek işlerle uğraş. Boş işlerle uğraşmayı bırak. Kalbinden dünya düşüncelerini çıkar. Çünkü yakında dünyadan alınacak, ahirete götürüleceksin. Dünyada rahat ve hoş bir hayat arama. Resul-i ekrem; Hayat, ahiret hayatıdır.
    -Abdulkadir Geylani

    Acele etme. Acele eden, ya hata yapar veya hatalı duruma yakın olur. Ağır ve temkinli hareket eden, o işte ya isabet kaydeder veya isabet etmeye yaklaşır. Acele şeytandandır. Ağır ve temkinli hareket etmek, Allahü teâlâdandır. Umumiyetle aceleye sebep, dünyalık toplama hırsıdır. Kanaat sahibi ol. Kanaat bitmeyen bir hazinedir.
    -Abdulkadir Geylani

    Tasavvuf yolu sâlihleri görüp onların sohbetlerini ezberlemekle katedilmez.
    -Abdulkadir Geylani

    Sûfîlerden biri demiş ki: İnsanlar hakkında Allah’a uy, Allah hakkında insanlara uyma!
    -Abdulkadir Geylani

    O’nu tanısaydınız, O’nun önünde dilleriniz lâl kesilirdi; kalpleriniz ve diğer uzuvlarınız her halinde edepli olurdu.
    -Abdulkadir Geylani

    Müslümanlar hakkında iyi zan sahibi ol. Onlar hakkında niyetini düzelt. Her türlü hayır işi yapmaya koş. Bilmediğin hususlarda ahireti
    düşünen âlimlere sor.
    -Abdulkadir Geylani

    Mümin kimse küçük günahları da büyük görür. Peygamber efendimiz; "Mümin kimse, günahını dağ gibi görüp, kendi üzerine düşeceğinden korkar. Münafık ise, günahını burnu üzerine konan ve hemen uçan sinek gibi görür" buyurdu.
    -Abdulkadir Geylani

    İnsanlara rehberlik eden kimsede şu hasletler bulunmazsa, o rehberlik yapamaz. Kusurları örtücü ve bağışlayıcı olması, şefkatli ve yumuşak olması, doğru sözlü ve iyilik yapıcı olması, iyiliği emredip, kötülüklerden men edici olması, misafirperver ve geceleri insanlar uyurken ibadet edici olması, âlim ve cesur olması.
    -Abdulkadir Geylani

    İnsanlara gösteriş için amel yapıp, sonra da bunu Allahü teâlânın kabul etmesini istemek yakışır mı? Hırsı, şımarıklığı, azgınlığı ve dünyaya düşkünlüğü bırak. Sevincini ve neşeni biraz azalt. Biraz hüzünlü ol. Peygamber efendimiz başkasının kalbini ferahlandırmak için tebessüm buyururlardı.
    -Abdulkadir Geylani

    Tasavvuf yolu zâhirî ve bâtınî hükümlere riayet etmeyi ve her şeyden fânî olmayı gerektirir.
    -Abdulkadir Geylani

    Sâlihlerden birisine “Neyi arzu ediyorsun?” diye sorulduğunda, “Arzu etmemeyi arzu ediyorum.” diye cevap verdi.
    -Abdulkadir Geylani

    Kader üzerinde durup onu delil göstermemiz uygun değildir. Bilakis biz çalışır, çabalar ve ne itiraz, ne de tembellik etmeyiz.
    -Abdulkadir Geylani

    Bu işin başı Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet etmek, son noktası ise bütün nesneler ve davranışların birbirinin aynı olmasıdır.
    -Abdulkadir Geylani

    Kalb dünya arzularından birine bağlı kaldığı ve geçici lezzetlerden birinin peşine takılıp gittiği müddetçe, imkânı yok, ahireti sevmiş olamaz.
    -Abdulkadir Geylani

    Büyük âlimlere tâbi olunuz; bidat yoluna, dinde olmayıp, sonradan çıkarılan şeylere sapmayınız. İtaat ediniz, muhalefet etmeyiniz. Sabrediniz, sızlanmayınız. Sabit kalınız, ayrılıp dağılmayınız. Bekleyiniz, ümit kesmeyiniz. Özünüzü günahtan temizleyiniz, kirletmeyiniz. Hele Rabbinizin kapısından hiç ayrılmayınız.
    -Abdulkadir Geylani

    Sûfîler Allah Teâlâ’nın Kendisinden başka bir şey istemezler. Onlar nimeti değil, nimet bahşedeni, halkı değil Hâlık’ı isterler.
    -Abdulkadir Geylani

    Sûfîler niçini, nasılı, yap yapma’yı unutarak, kendilerini Rablerinin önüne atmışlardır.
    -Abdulkadir Geylani

    Sûfî bâtınını ve zâhirini Allah’ın Kitabına ve Resulünün sünnetine uyarak arıtandır. O, sâfiyeti arttıkça vücud denizinden çıkar; iradesini,
    dilek ve ihtiyarını terkeder.
    -Abdulkadir Geylani

    Rabbinizin kereminden dileyin, icabet etse de etmese de O’ndan isteyin. Çünkü O’ndan istemek ibadettir.
    -Abdulkadir Geylani

    Nasibin olanı kaybetmezsin, onu senden başkası yiyemez. O başkasının nasibi olmaz. Nasibini ona hırs göstermekle elde edemezsin.
    -Abdulkadir Geylani

    Kalp Kitab ve Sünnete göre amel ederse kurbiyet (yakınlık) kazanır. Bunu kazanınca da neyin kendi lehine ve aleyhine, neyin Allah için veya başkası için, neyin de hak ve batıl olduğunu bilir ve görür.
    -Abdulkadir Geylani

    Kardeşinin sana yaptığı nasihati kabul et. Ona muhalefet etme. Çünkü o, senin kendinde göremediğin şeyleri görür. Bunun için Resul-i ekrem; "Mümin, müminin aynasıdır" buyurmuştur. Mümin, din kardeşine yapmış olduğu nasihatlerde samimidir. Onun göremediği şeyleri bildirir. Ona, iyilikler ve kötülükler arasındaki farkı gösterir. Ona, lehinde veya aleyhinde olan şeyleri anlatır.
    -Abdulkadir Geylani

    Ey oğul! Senin düşüncen, yiyecek, içecek, giyecek ve dünya lezzetleri olmasın. Bütün bunlar, nefsin ve insan tabiatının istediği şeylerdir. Kalbin düşüncesi nerede, nefsin ve tabiatın istekleri nerede? Kalbin düşüncesi Allahü teâlâdır. Senin düşüncen, Rabbin ve Onun katında bulunan nimetler olmalıdır. Dünyadan (haram ve şüphelilerden) ne terk edersen, mutlaka bunun karşılığında ahirette ondan daha hayırlısı vardır. Ömründe sadece şu içerisinde bulunduğun günün kaldığını farz et de ahiret için hazırlık yap.
    -Abdulkadir Geylani

    Ey mümin! Ne oluyor ki, seni, komşunu; yemede, içmede, giymede ve başka şeylerde kıskanır görüyorum. Bu nasıl iş? Bilmiyor musun ki, bu senin imanını zayıflatır. Mevlânın yanında kıymetin kalmaz. Seni, Allahü teâlânın gazabına uğratır. Hz. Muhammed; "Allahü teâlâ, hasetçi kimse nimetimin düşmanıdır, buyurdu" diye bildirmiştir. Resul-i ekrem bir hadis-i şerifte; "Ateş odunu yiyip bitirdiği gibi, haset de iyilikleri yer" buyurdu. Sen, haset ettiğin kimseyi, hangi ve ne hususta haset ediyorsun. Onun kısmeti için mi, yoksa kendi kısmetin hususunda mı haset ediyorsun? Eğer onu, Allahü teâlânın ona kısmet olarak verdiği şeyde haset ediyorsan, ona haksızlık etmiş olursun. Haset ettiğin kimse, Allahü teâlânın kendisi için takdir ve taksim ettiği nimetin içerisinde bulunmaktadır. Sen onu, Allahü teâlânın bu ihsanından dolayı haset etmekle, ne kadar haksızlık ve cimrilik yaptığını, ne kadar akılsızlık ettiğini biliyor musun? Eğer onu, sana takdir edilenin onun eline geçeceğinden endişe ederek kıskanıyorsan, bu senin çok cahil olduğunu gösterir. Çünkü senin kısmetini başkası yiyemez. Muhakkak ki Allahü teâlâ sana zulmetmez. Allahü teâlâ senin için takdir ettiğini, sana nasip olarak verdiğini, senden alıp başkasına vermez.
    -Abdulkadir Geylani

    Teslim ol, rahat bul.



    Sayfamızda abdulkadir geylani hz sozleri, başarı öyküleri, bilge düşünürlerin sözleri, caferi sadık'ın sözleri, dini bilgili sözler, edebiyat defteri sözleri, etkileyici sözler islami, güzel sözler çok anlamlı, harika otesi sozler, hikmetli sozler diyari, iskender pala yeni aşk sözleri, Nasihatler, seyyid abdülkadir geylani hazretleri sözleri,  bulunmaktadır. Sayfamıza Yorum yazarak bizlere fikir önerebilir destek olabilirsiniz 

Hadisler



Duaların sonunda Amin demek, alemler Rabbi Allah’ın, mü’min kullarının dillerindeki mührüdür. Hadis (İbn-i Adiyy).

-Hz Muhammed (S.A.V)




Allah katındaki değerlilik durumunu öğrenmek isteyen kimse, Allah’ın kendisinin yanındaki itaat ve saygınlık durumuna baksın... Hadis-i Şerif (Darekutni).

-Hz Muhammed (S.A.V)

Bütün inanlar hasedçidir. Ancak diliyle onu ifade ve eliyle de gereğini yapmadıkça hased, hasedçiye zarar vermez. Hadis (Ebu Nuaym)


Hadisi-Serifler

güzel sözler çok anlamlı, hadisi şerifler buhari, hadisi şerifler diyanet, hadisi şerifler en kısa, hadisi şerifler hz muhammed,



Biriniz Kur’anı hatmettiğinde şöyle dua etsin: Allah’ım, kabrimde yalnız kaldığımda korku ve yalnızlığımı (Kur’anla) gider. ..Hadis (Deylemi).


-Hz Muhammed (S.A.V)


Ozlu Sozler


  • Özlü Sözler
    Yumuşak konuş ki kalblerin kapıları açılsın;

    Sıcak kalbli ol ki,vicdanlar, senin düşüncelerine "buyur" etsin

    İhlaslı davran ki,tesirin sürekli olsun...

Manidar Sozler


      • buddha ozlu sozler, caferi sadık'ın sözleri, dini bilgili sözler


        • Özlü Sözler
          Yumuşak konuş ki kalblerin kapıları açılsın;

          Sıcak kalbli ol ki,vicdanlar, senin düşüncelerine "buyur" etsin

          İhlaslı davran ki,tesirin sürekli olsun...