İmtihan,Sabır Ve Ebedi Saadet


İmtihan,Sabır Ve Ebedi Saadet
İmtihan; insanın kalitesini ortaya koymak için bir takım zorluklarla denenmesidir. Bu bir bakıma madenin yüksek dereceli ateşe atılıp cevherle posanın ayrılması gibi bir ameliyedir. Zaten dünyada bulunuş sebebimiz de çeşitli imtihanlarla kalitemizi ortaya koymaktır. Yapılan bütün imtihanlar da ehliyeti belirlemeye, kaliteli insan seçmeye yöneliktir. Hayat baştan sona imtihandır diyebiliriz.
İnsan, dünyada karşılaştığı olaylar karşısında gösterdiği tavırlarla, sahip olduğu ahlakla ve içinde taşıdığı niyetiyle denenmektedir ve kişinin sadece "iman ettim" demesi kesinlikle yeterli değildir. İmanını tavırlarıyla da göstermelidir. Çünkü kıyamet gününde gizli ya da açık, hayatına dair her şey ortaya dökülecek, çok hassas bir hesap yapılacaktır. Bu hesapta  وَلاَ يُظْلَمُونَ فَتِيلاً "… bir hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar"[1] bile haksızlığa uğratılmayacaktır. İyilikten yana yaptıkları ağır basanlar sonsuz güzelliklerle bezenmiş cennet yurdunda ağırlanırken, kötülüğü ve zulmü kendilerine yol edinenler sonsuz cehennem azabıyla karşılık bulacaklardır. Zira Allah bu kısa hayatı insanları denemeden geçirerek iyi ve doğru olanları diğerlerinden ayırt etmek için yaratmıştır. Mülk Suresi'nde bu gerçek şöyle bildirilir:
اَلَّذِى خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلاً وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ
“O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı.”[2]
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَىْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ  وَنَقْصٍ مِنَ اْلاَمْوَالِ وَاْلاَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ
 “Andolsun ki, sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mal, can ve ürün eksikliğiyle imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele.”[3]
اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَعْلَمِ اللهُ الَّذِينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَيَعْلَمَ الصَّابِرِينَ
“Yoksa siz, Allah içimizden cihad edenleri ve sabredenleri deneyip ayırmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?”[4]
Peki, Allah Nelerle İhtihan Eder?
1-Kötülükler (Seyyiat)ve İyiliklerle(Hasenat) İmtihan Eder.
وَبَلَوْنَاهُمْ بِالْحَسَنَاتِ وَالسَّيِّئَاتِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
“Biz onları yeryüzünde iyiler ve aşağılıklar olarak bölük bölük ayırdık; iyiliğe dönerler diye onları güzellikler ve kötülüklerle sınadık.”[5]
فَاَمَّا اْلاِنْسَانُ اِذَا مَا ابْتَلَيهُ رَبُّهُ فَاَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبِّى اَكْرَمَنِ
“Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nimet verdiği zaman, o: «Rabbim beni şerefli kıldı» der.”[6]
2-İnsanların Geçmişte İşledikleri Amellerle İmtihan Eder.
هُنَالِكَ تَبْلُو كُلُّ نَفْسٍ مَا اَسْلَفَتْ وَرُدُّوا اِلَى اللهِ مَوْليَهُمُ الْحَقِّ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ
“O an ve işte orada herkes, geçmişte yapıp ettiğiyle sorgulanacak, herkes Allah’a, O yüceler yücesi gerçek sahibine döndürülecek, onların boş hayalleri, uydurmakta oldukları şeyler, ortadan kaybolup kendilerini, yüzüstü bırakacaktır.”[7]
3-Cihad Eden ve Sabredenleri Ortaya Çıkarmak İçin İmtihan Eder.
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ حَتَّى نَعْلَمَ الْمُجَاهِدِينَ مِنْكُمْ وَالصَّابِرِينَ وَنَبْلُوَ اَخْبَارَكُمْ
“Ve hepinizi mutlaka sınayacağız ki, bizim yolumuzda üstün gayret gösterenleri ve sıkıntılara göğüs gerenleri diğerlerinden ayırabilelim. Çünkü biz iman ve cihadla alakalı bütün iddialarınızın doğruluğunu deneyeceğiz.”[8]
4-Hayır ve Şer İle İmtihan Eder.
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَاِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
“Her canlı, ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz.”[9]
5-Korku,Açlık,Ürünlerden Eksiltme ve Ölüm İle İmtihan Eder.
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَىْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ  وَنَقْصٍ مِنَ اْلاَمْوَالِ وَاْلاَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ
“Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenleri müjdele.”[10]
6-İnsanların Yaptığı Hilelerle İmtihan Eder.
وَاسْئَلْهُمْ عَنِ الْقَرْيَةِ الَّتِى كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْرِ اِذْ يَعْدُونَ فِى السَّبْتِ اِذْ تَأْتِيهِمْ حِيتَانُهُمْ يَوْمَ سَبْتِهِمْ شُرَّعًا وَيَوْمَ لاَ يَسْبِتُونَ لاَ تَأْتِيهِمْ كَذَلِكَ نَبْلُوهُمْ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ
“Onlara, deniz kıyısındaki kasabanın durumunu sor. Cumartesi yasaklarına tecavüz ediyorlardı. Cumartesileri balıklar sürüyle geliyor, başka günler gelmiyorlardı. Biz onları, yoldan çıkmaları sebebiyle böylece deniyorduk.”[11]
7-Amelleri Ortaya Koymak İçin İmtihan Eder.
اِنّاَ جَعَلْنَا مَا عَلَى اْلاَرْضِ زِينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُمْ اَحْسَنُ عَمَلاً
“Biz, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi dünyanın kendine mahsus bir zinet yaptık.”[12]
“Hanginizin daha iyi iş işlediğini belirtmek için, ölümü ve dirimi (hayatı) yaratan O’dur. O, güçlüdür, bağışlayandır.”[13]
9-İnsanları Birbirleriyle İmtihan Eder.
وَلَكِنْ لِيَبْلُوَ بَعْضَكُمْ بِبَعْضٍ
“Savaşta inkar edenlerle karşılaştığınızda boyunlarını vurun; sonunda onlara üstün geldiğinizde onları esir alın; savaş sona erince onları ya karşılıksız, ya da fidye ile salıverin; Allah dilemiş olsaydı, onlardan başka türlü öç alabilirdi, bunun böyle olması, kiminizi kiminizle denemek içindir. Allah, kendi yolunda öldürülenlerin işlerini boşa çıkarmaz.”[14]
10-İnsanların İçin Ortaya Konulan Hükümlerle-Şeriatla İmtihan Eder.
وَاَنْزَلْنَا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا اَنْزَلَ اللهُ وَلاَ تَتَّبِعْ اَهْوَاءَ
“Kuran’ı, önce gelen Kitap’ı tasdik ederek ve ona şahid olarak gerçekle sana indirdik. Allah’ın indirdiği ile aralarında hükmet; gerçek olan sana gelmiş bulunduğuna göre, onların heveslerine uyma! Her biriniz için bir yol ve bir yöntem kıldık; eğer Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı, fakat bu, verdikleriyle sizi denemesi içindir; o halde iyiliklere koşuşun, hepinizin dönüşü Allah’adır. O, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size bildirir.”[15]
11-Verdiği Nimetlerle İmtihan Eder.
وَهُوَ الَّذِى جَعَلَكُمْ خَلاَئِفَ اْلاَرْضِ وَرَفَعَ بَعْضَكُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَبْلُوَكُمْ فِى مَا اَتَيكُمْ اِنَّ رَبَّكَ سَرِيعُ الْعِقَابِ وَاِنَّهُ لَغَفُورٌ رَحِيمٌ
“Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O’dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayan merhamet edendir.”[16]
12-Yapılan Yeminlerle İmtihan Eder.
وَلاَ تَكُونُوا كَالَّتِى نَقَضَتْ غَزْلَهَا مِنْ بَعْدِ قُوَّةٍ اَنْكَاثًا تَتَّخِذُونَ اَيْمَانَكُمْ دَخَلاً بَيْنَكُمْ اَنْ تَكُونَ اُمَّةٌ هِىَ اَرْبَى مِنْ اُمَّةٍ اِنَّمَا يَبْلُوكُمُ اللهُ بِهِ وَلَيُبَيِّنَنَّ لَكُمْ يَوْمَ الْقِيَمَةِ مَا كُنْتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ
“Bir toplum diğer bir toplumdan (sayıca ve malca) daha çok olduğu için yeminlerinizi, aranızda bir fesat aracı edinerek ipliğini sağlamca büktükten sonra, çözüp bozan (kadın) gibi olmayın. Allah, bununla sizi imtihan etmektedir. Hakkında ihtilafa düşmekte olduğunuz şeyi kıyamet gününde mutlaka size açıklayacaktır.”[17]
13-Yasaklarla İmtihan Eder.
يَآاَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا لَيَبْلُوَنَّكُمُ اللهُ بِشَىْءٍ مِنَ الصَّيْدِ تَنَالُهُ اَيْدِيكُمْ وَرِمَاحُكُمْ لِيَعْلَمَ اللهُ مَنْ يَخَافُهُ بِالْغَيْبِ فَمَنِ اعْتَدَى بَعْدَ ذَلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ اَلِيمٌ
“Ey müminler, Allah’ kendisini görmeksizin O’ndan kimlerin korktuğunu belirlemek için sizleri, ihramlı iken ellerinizin ve mızraklarınızın erişebileceği av hayvanları aracılığı ile dener. Kim bu denemeden sonra yasakları çiğnerse, kendisini acıklı bir azap beklemektedir.”[18]
14-İnsanların Şükür mü Yoksa Nankörlük mü Edeceğini Ortaya Koymak İçin İmtihan Eder.
قَالَ الَّذِى عِنْدَهُ عِلْمٌ مِنَ الْكِتَابِ اَنَا اَتِيكَ بِهِ قَبْلَ اَنْ يَرْتَدَّ اِلَيْكَ طَرْفُكَ فَلَمَّا رَاَهُ مُسْتَقِرًّا عِنْدَهُ قَالَ هَذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّى لِيَبْلُوَنِى ءَ اَشْكُرُ اَمْ اَكْفُرُ وَمَنْ شَكَرَ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ رَبِّى غَنِىٌّ كَرِيمٌ
“Kitabın bilgisine sahip olan biri: «Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm» dedi. Süleyman, tahtı yanına yerleşivermiş görünce: «Bu, şükür mü edeceğim yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınayan Rabbimin lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; fakat nankörlük eden bilsin ki Rabbim müstağnidir, kerem sahibidir» dedi.”[19]
15-Mallar ve Canlar İle İmtihan Eder.

“And olsun ki mallarınız ve canlarınızla sınanacaksınız; hiç şüphesiz, sizden önce Kitap verilenlerden ve Allah’a eş koşanlardan çok üzücü sözler işiteceksiniz. Sabreder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bu üzerinde sebat edilecek işlerdendir.”[20]
16-Savaşta İmtihan Eder.
فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ اِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللهَ رَمَى وَلِيُبْلِىَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاَءً حَسَنًا اِنَّ اللهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.8/Enfal Suresi 17
Kederden sonra, bir takımınızı kendinden geçirecek şekilde size huzur ve emniyet indirdi; oysa bir takımınız da kendi derdlerine düşmüşlerdi. Haksız yere Allah hakkında, cahiliye devrinde olduğu gibi inanıyorlar. «Bu işte bizim bir fikrimiz var mı?» diyorlardı; De ki: «Buyruğun hepsi Allah’ındır». Sana açmadıklarını içlerinde gizliyorlar. «Bu işte bizim fikrimiz alınsaydı, burada öldürülmezdik» diyorlar. De ki: Evlerinizde olsaydınız, haklarında ölüm yazılı olan kimseler, yine de devrilecekleri yere varırlardı. Bu, Allah’ın içinizde olanı denemesi, kalblerinizde olanı arıtması içindir. Allah gönüllerde olanı bilir.3/Ali İmran Suresi 154
17-Bir Takım Kelimelerle İmtihan Eder.
وَاِذِ اِبْتَلَى اِبْرَهِيمَ رَبُّهُ بِكَلِمَاتٍ فَاَتَمَّهُنَّ قَالَ اِنِّى جَاعِلُكَ لِلنَّاسِ اِمَامًا قَالَ وَمِنْ ذُرِّيَّتِى قَالَ لاَ يَنَالُ عَهْدِى الظَّالِمِينَ
“Bir zamanlar Rabbi İbrahim’i bir takım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder yapacağım, demişti. «Soyumdan da (önderler yap, yâ Rabbi!) » dedi. Allah: Ahdim zalimlere ermez (onlar için söz vermem) buyurdu.”[21]
18-Rızıklardan Eksiltme İle İmtihan Eder.
وَاَمَّا اِذَا مَا ابْتَلَيهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبِّى اَهَانَنِ
“Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise «Rabbim beni önemsemedi» der.”[22]
19-İnsanı Duydukları ve İşittikleri İle İmtihan Eder.
اِنَّا خَلَقْنَا اْلاِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ اَمْشَاجٍ نَبْتَلِيهِ فَجَعَلْنَاهُ سَمِيعًا بَصِيرًا
“Gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının dölünden) yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık.”[23]
20-Kimin Ahireti Kimin de Dünyayı İstediğini Ortaya Koymak İçin İmtihan Eder.
وَلَقَدْ صَدَقَكُمُ اللهُ وَعْدَهُ اِذْ تَحُسُّونَهُمْ بِاِذْنِهِ حَتَّى اِذَا فَشِلْتُمْ وَتَنَازَعْتُمْ فِى اْلاَمْرِ وَعَصَيْتُمْ مِنْ بَعْدِ مَآ اَرَيكُمْ  مَا تُحِبُّونَ مِنْكُمْ مَنْ يُرِيدُ الدُّنْيَا وَمِنْكُمْ مَنْ يُرِيدُ اْلاَخِرَةَ ثُمَّ صَرَفَكُمْ عَنْهُمْ لِيَبْتَلِيَكُمْ وَلَقَدْ عَفَا عَنْكُمْ وَاللهُ ذُو فَضْلٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ
“And olsun ki, Allah, size verdiği sözde durdu. Onun izniyle kafirleri kırıp biçiyordunuz, ama Allah size arzuladığınız zaferi gösterdikten sonra gevşeyip bu hususta çekiştiniz ve isyan ettiniz; sizden kimi dünyayı, kimi ahireti istiyordu; derken denemek için Allah sizi geri çevirip bozguna uğrattı. And olsun ki O, sizi bağışladı. Allah’ın inananlara nimeti boldur.”[24]
21-Zorluklardan İşkencelerden Kurtarmakla İmtihan Eder.
وَاِذْ نَجَّيْنَاكُمْ مِنْ آلِ فِرْعَوْنَ يَسُومُونَكُمْ سُوءَ الْعَذَابِ يُذَبِّحُونَ اَبْنَآءَ كُمْ وَيَسْتَحْيُونَ نِسَآءَ كُمْ وَفِى ذَلِكُمْ بَلآءٌ مِنْ رَبِّكُمْ عَظِيمٌ
“Size işkence eden, kadınlarınızı sağ bırakıp oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden sizi kurtarmıştık; bu Rabbinizin büyük bir imtihanı idi.”[25]
وَاِذْ اَنْجَيْنَاكُمْ مِنْ اَلِ فِرْعَوْنَ يَسُومُونَكُمْ سُوءَ الْعَذَابِ يُقَتِّلُونَ اَبْنَاءَ كُمْ وَيَسْتَحْيُونَ نِسَاءَ كُمْ وَفِى ذَلِكُمْ بَلاَءٌ مِنْ رَبِّكُمْ عَظِيمٌ
“Sizi kötü azaba sokan, kadınlarınızı sağ bırakıp oğullarınızı öldüren Firavun ailesinden kurtarmıştık. Bunda, size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardı.”[26]
22-Ayetlerle-Mücizelerle İmtihan Eder.
وَلَقَدِ اخْتَرْنَاهُمْ عَلَى عِلْمٍ عَلَى الْعَالَمِينَ
وَاَتَيْنَاهُمْ مِنَ اْلاَيَاتِ مَا فِيهِ بَلآءٌ مُبِينٌ
“Andolsun ki, İsrailoğullarının durumunu bilerek, onları dünya milletlerinin üzerine seçip tercih ettik, onlar o devrin lider toplumu idiler. Ve onlara her birine açık birer imtihan bulunan, ayet ve ibretlerimizden de verdik.”[27]
23-Kalblerdeki Takva İle İmtihan Eder.
اِنَّ الَّذِينَ يَغُضُّونَ اَصْوَاتَهُمْ عِنْدَ رَسُولِ اللهِ اُولَئِكَ الَّذِينَ امْتَحَنَ اللهُ قُلُوبَهُمْ لِلتَّقْوَى لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَاَجْرٌ عَظِيمٌ
“Şüphesiz Rasülullah’ın yanında seslerini kısan kimseler var ya! İşte bunlar kalpleri kendisine karşı sorumluluk bilinciyle doldurularak Allah ta-rafından sınananlardır. Onlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükafat vardır.”[28]
İmtihanı kazanmanın ilk şartı sabırdır.
Sabır, bir insanın başına gelen bela ve musibetlere feryad-ı figan etmeden dayanması, uğradığı dert ve belalardan dolayı Allah’tan gayrisine arz-ı şekva etmemesidir. Sabr-ı cemil sahibi olan olgun bir mümin, bu mihnethaneyi dünyada başına gelen musibetlerden dolayı metanetini muhafaza edendir. Bir insanın kadir ve kıymeti başına gelen bela ve musibetlere gösterdiği sabır ve mukavemet nispetindedir.
Sabreden bir kul, necat ile müjdelenir. Sabır acıdır ve nefse ağır gelir, lakin bir şifalı ilaç kadar faydalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v): إِنَّمَا الصَّبْرُ عِنْدَ الصّدْمَةِ ا‘َوَّلَى “Asıl sabır, musibetin ilk anında olanıdır.”[29] buyurmuşlardır. Bu hal çok zordur, ama çok değerlidir ve akıl almaz büyük mükafatlara vesiledir. İlk musibet anındaki gibi keder ve üzüntüler devam etse, hayat azap olur ve yaşanmaz bir hal alır. Bu bakımdan nisyan (unutma)da büyük bir nimettir ve bir lütf-u ilahidir.
Bela ve musibetler imtihan içindir. Belaya tahammül insanı yüceltir. Ruhunu temizler, vicdanına huzur ve kalbine inşirah verir. Sabır, sebat ve hüsn-ü niyet ile imkansız görünen şeyler mümkün hale getirilir ve kolaylıkla halledilir. Cenab-ı Hakk’ın nazarında en makbul ameller, en güç olanlarıdır. İ’la-yi kelimetullah uğrunda cihad etmek pek zordur, fakat amellerin en en efdalidir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Amellerin en efdali, zor olanıdır.” buyurarak bu hakikatı ifade etmişlerdir.
Sabır o kadar güzel bir haslettir ki, bir çok fazilet onun ile kemal bulur. Sabrın kadir ve ehemmiyetini ifade eden bir çok ayet ve hadis vardır. اِنَّ اللهَ مَعَ الصَّابِرِينَ "Allah sabredenler ile beraberdir."[30] ayeti sabrın ne kadar mühim olduğunu nazara vermektedir. Bir musibet ne kadar elim ve büyük olursa olsun, madem ki Allah onunla beraberdir, o musibet hakikatte musibet sayılmamalıdır. Bir kul için bundan daha büyük bir izzet, şeref ve lütuf olabilir mi?
Peygamber Efendimiz de "Sabır bütün huzur ve rahatın anahtarıdır.", "Sabreden zafere ulaşır.", "Sabır, ferahlık ve genişliğin anahtarıdır.", "Acele şeytandan, teenni ve sabır Allah 'tandır.", "Halim (sıkıntı ve belâya karşı tahammüllü ve sabırlı olan) insan, peygamberlik mertebesine yaklaşır. "[31]gibi birçok hadis-i şeriflerinde sabrın ehemmiyetini vurgulamaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder