Yalan-Soyleyen-uc-Zumre

ibretlik-hikayeler-dini-bilgiler-yalan-soylemek

Yalan Söyleyen Üç Zümre


Fakih Ebü’l-Leys [rahmetullahi aleyh] anlatır: Fakihlerden bir cemaat bana, senedleriyle birlikte Ukbe b. Müslim’in, Şüfey Esbahî’den nak­lettikleri şu hadiseyi anlattı:
“Şüfey bir gün Medine’ye gitmişti. Orada, etrafına pek çok kişinin toplandığı birini gördü. Şüfey hadiseyi şöyle anlatır:
Sonra birine,
-   Bu kimdir? diye sordum.
-   Ebû Hüreyre, dediler.
Önayaklaştım; önüne kadar geldim. O hâlâ insanlara Resûlullah’tan dinlediği hadisleri anlatıyordu. Konuşması bitmiş ve insanlar da etra­fından ayrılmıştı. Ona,

-  Allah Teâlâ hayrını ziyade kılsın. Bana Resûlullah’tan [saiiaiiahu aleyhi veseiiem] işittiğin, ezberlediğin ve kendisiyle amel ettiğin bir hadisi anlatır mısın? dedim.

-  Otur, dedi. Sana, Resûlullah’ın bizzat bana anlattığı bir hadisi ak­tarayım. Resûlullah [sallalahu aleyhi vesellem] bunu bana anlatırken kimse yoktu, sadece ben ve Resûlullah [sallalahu aleyhi vesellem] beraberdik, dedi ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Sonra bir nara attı ve bayıldı.
Az bir zaman geçtikten sonra ayıldı. Yüzünü sıvazladı ve,
-  Sana Resûlullah’ın bana anlattığı bir hadisi aktaracağım, dedi. Ancak tekrar ağlamaya başladı. Bu hal epey uzun sürdü. Sonra topar­landı, yüzünü sıvazladı ve,
-     Resûlullah bana şöyle demişti:

“Allah Tebâreke ve Teâlâ kıyamet (mahşer) günü mahlûkatının ara­sında hüküm verecek. Her ümmet topluca Allah’ın huzuruna getirile­cektir. Bunların aralarından huzura ilk olarak Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemiş bir adam, Allah yolunda öldürülmüş bir şehid ve malı mülkü çokça olan biri olacaktır.
Allah [ceiie ceiâiuhû] Kur’an hafızına,
-     Resûlüme gönderdiğim kitabı sana öğretmedim mi, buyuracak. O,
-     Evet, ey Rabbim, öğrettin, buyuracak. Allah Teâlâ,
-     Peki, öğrendiğinle hangi amellerde bulundun, diye soracak. O,
-     Ey Rabbim, onunla gece gündüz amel ettim, diyecek.
Hafızın bu cevabına karşılık Allah [Celle celaluhu]
-     Yalan söylüyorsun, diyecek ve ardından melekler de,
-   Yalancısın. Sen, ‘Falanca kişi hafızdır’ desinler diye bunları yap­tın. Nitekim istediğin de oldu ve insanlar senin hakkında öyle dediler, diyeceklerdir. Bu konuşmanın ardından onun cehenneme götürülmesi emredilecek.
Sonra zengin kişi getirilecektir. Allah[Celle celaluhu] ona,
-  Sana verdiklerimle neler yaptın, hangi amellerde bulundun, diye soracak. O,
-   Akrabalarıma iyilikte bulundum, sık sık ziyaretlerine giderek onlara sadaka verdim, diyecektir. Allah [ceiie ceiâiuhû],
-     Yalan söylüyorsun, buyuracaktır. Ardından melekler de,

- Yalan söylüyorsun; sen, ‘Falanca kişi çok cömerttir’ denilsin diye bunu yaptın. Ve öyle de oldu; insanlar senin hakkında, ‘Ne cömert in­sandır’ dediler, diyeceklerdir. Bu konuşmanın ardından onun cehenne­me götürülmesi emredilir.
Sonra Allah yolunda öldürülen kişi getirilecektir. Allah [Celle celaluhu]
ona,
-    Hangi sebepten öldürüldün, diye soracaktır. O,
-     Ey Rabbim! Senin yolunda savaştım ve nihayet öldürüldüm, diye­cek, Allah [ceiie ceiâiuhû] ise ona,
-    Yalan söylüyorsun, diyecektir. Ardından melekler de,
-Yalan söylüyorsun. Sen, hakkında, ‘Bu adam cesurdur, yiğittir’ de­nilsin diye savaştın. Ve öyle de oldu. İnsanlar sana böyle dediler, diye­ceklerdir.


Bu konuşmanın ardından onun da cehenneme götürülmesi emredilir.
Sonra Resûlullah [saiiaiiahu aleyhi veseiiem] benim dizime vurarak,

-  Ey Ebû Hüreyre! Bu üç zümre, kıyamet günü cehennem ateşinin kendileriyle alevlendirildiği ilk kişilerdir, dedi.
Ebû Osman diyor ki: Bana Âla b. Ebû Hakîm anlattı, kendisi Muaviye’nin koruması idi. Dedi ki: Muaviye’nin yanına bir adam gir­di ve bu hadisi ona Ebû Hüreyre’den rivayetle anlattı. Muaviye bunun üzerine dedi ki:

- Bunlara böyle yapılırsa geri kalan insanlara ne yapılacak acaba? dedi ve hüngür hüngür ağladı.
Biz onun hayatını kaybedeceğini sandık ve bu adam bizim başı­mıza bir felaket getirdi, dedik. Sonra Muaviye kendine geldi, yüzünü sildi ve,

- Allah ve Resûlü daima doğru söz söyler dedi ve Hûd sûresinin 15-16. âyetlerini okudu:

“Dünya hayatını ve onun ziynetini isteyenlere yaptıklannın karşılığını orada (dünyada) tam olarak veririz ve onlar orada hiçbir zarara uğratıl­mazlar (yaptıkları çalışmaların karşılığını dünyada elde ederler).

İşte onlar ahirette ateşten başka hiçbir şeyleri olmayan kimselerdir. Yaptıkları boşa çıkmıştır. Yapmakta oldukları da zaten bâtıldır.16Abdullah b. Hubeyk Antâkî [rahmetuiiahi aleyh]17 demiştir ki: “Kıyamet günü insanoğlu Allah Teâlâ’dan yaptıklarının karşılığını istediği zaman ona şöyle diyecektir:

- Biz sana amelinin ecrini vermedik mi? Sana meclislerde yerler açmadık mı? Seni önder yapmadık mı? Alışverişlerinde sana çeşitli kolaylıklar sağlamadık mı? İşte buna benzer daha pek çok ihsanda bulunmadık mı?”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder